Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bu aralar Türk ordusu ile Terör örgütü PKK arasında çatışmalar tırmanıyor. Alman ve AB medyası bir taraftan PKK’nın AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak değerlendirildiğini söylüyorlar. Almanya’da bu örgüt 1993 yılından beri yasaklı ve iç istihbarat teşkilatının takibi altında. Ancak medya tüketicisi haberleri izlediğinde PKK hakkında çok başka bir imaja rastlayabiliyor.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
İşci Partisi, Barış Aktivistleri ve Özgürlük Savaşçıları mı?
Son günlerde medyayı takip edenler sanki dünyada iki türlü teröristlerin olduğuna inandırılmak mı isteniyor? ‘‘İyi‘‘ ve ‘‘kötü‘‘ teröristler göz önüne getiriliyor. PKK söz konusu olduğunda genellike ’’özgürlük savaşçıları’’, ’’aktivist’’ veya ’’işçi partisinden’’ söz ediliyor. Yeşiller Partisinden veya Sol Partiden bazı siyasiler nasıl oluyorda terör örgütü PKK’nın siyasal kolu olan HDP’ye seçim desteğinde bulunabiliyor?
Tabi ki sözde IŞİD tamamen silnmesi gereken bir terör örgütüdür. Neredeyse hiç bir terör örgütü bu güne kadar İslam dininin imajına bu derecede zarar vermemiştir.
Anayasa Koruma Teşkilatı uyarıyor
‘Die Welt’ Gazetesinin verdiği bilgilere göre Hamburg Anayasayı Koruma Teşkilatı Almanya’da ki PKK-üyeleri arasında şiddetli bir ’’duygusallık’’ tespit ediyor. Sosyal medya ve protesto gösterilerinde agresif tonların saptanması Almanya’nın iç güvenliği için de bir tehlike. İç istihbarat görevlileri PKK’nın terör listesinden çıkmak için Avrupa’da taktiksel açıdan dolayı barışçıl (eylemsizlik) çizgi takip ettiğini açıklıyorlar. Ancak PKK’nın insanları mobilize etme potansiyeli değişmemiş ve hala yüksek olduğu kaydediliyor.
Bielefeld ve Remscheid’de çatışma, ATİB’e saldırı
Almanya’da şiddete baş vurmadığı sürece PKK’ya tahammül gösteriliyor ve örgüt sadece izleniyor. Güvenlik güçleri ancak sadece Türkiye’de değil Almanya’da da terör örgütü PKK’da şiddet potansiyeli görüyor. Örneğin Kuzey Ren Vestfalya’nın Bielefeld ve Remscheid kentlerinde gösteri düzenleyen bir kısmı yüzleri maskeli PKK mensupları olaylar çıkarmıştır. Alman polisi bu kişilere müdahale etmek durumunda kalmıştır. Kişiler hakkında toplanma yasası ihlali, asayiş bozma ve mala zarar’dan soruşturmalar açılmıştır. Bunun haricinde Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB) Kornwestheim Cami Derneğine PKK tarafından bir saldırı düzenlenlenmiştir.
Dönenler Alman toplumu ve iç güvenliği için bir tehdit
IŞİD, PKK veya başka terör örgütlerine katılarak Almanya’yı terk eden kişilerin savaştan sonra ülkelerine geri döndüklerinde burası için yüksek bir emniyet tehdidi oluşturmaktadırlar.
Travma yaşamış, radikalleşmiş ve duygusallaşmış olarak geri dönen bu kişiler siyasi-ideolojik ve askeri (militarist) kavgalarını Almanya’da devam ettirirlerse bu toplum için inanılmaz bir tehlike oluşturacaktır. Bu nedenden dolayı şu an yürürlükte olan ve özellikle IŞİD militanlarına yönelik uygulanan önlem projeleri ve önleyici tedbirler terör örgütü PKK’yı da kamsam altına almalıdır.
Kadın ve erkeklerin asker olarak toplanması dikkatlice izlenmeli ve gerektiğinde bu kişilere ülkeyi terk etme yasağı getirilmelidir. Pasaport ve seyehat belgelerine el koyma girişimleri sadece IŞİD militanları ile sınırlı kalmamalıdır. Okullar, gençlik daireleri, iş bulma kurumları, yabancılar daireleri, sivil toplum örgütleri de bu önlem projeleri içinde yer alabilirler.
Demokrasi ve Barış için başka bir alternatif yok
Ne Türk ne de Kürt kardeş halkları bu savaştan kazançlı çıkıyor. Genel anlamda Türkiye, halkı ile, ekonomisi ile, güvenliği ile zarar görüyor (lose-lose). Barışın alternatifi bulunmuyor. Ancak silahları bırakmanın da bir alternatifi yok. Güç kullanma tekeli sadece ve sadece devletin olmalıdır.
Barış ve Çözüm süreci devam ettirilmeli
Türkiye soğukkanlı bir şekilde ara verilen barış sürecini tekrar başlatıp devam ettirmesi gerekiyor. Projeler sadece Kürtler ile değil, Alevi, Ermeni, Yezidi ve ülkedeki diğer azınlıkları da kapsamalı. Böylece kalıcı bir barış oluşturulup bunun da gelecek nesillere faydası sağlanabilir. Yeni Türkiye’yi inşa etmenin yolu, bölgede ve dünyada sözü geçerli olan bir ülke olmanın yolu azınlıkları yanına alarak birlik içerisinde olur.
