Close Menu
Avrupanın SesiAvrupanın Sesi
    Gündemdekiler
    fransa 1

    Fransa’da mescide ırkçı saldırı: Kur’an-ı Kerimler yere atıldı, duvarlara gamalı haçlar çizildi

    31 Mayıs 2025
    akib avrupa toplanti1

    AKİB Genel Başkanı Hızar: “Eylül’den itibaren 7 ülkede 15 toplantı gerçekleştireceğiz”

    31 Mayıs 2025
    zafer sirakaya3

    Sırakaya: “Solingen’i unutmadık, NSU’yu da unutturmayacağız”

    30 Mayıs 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram LinkedIn YouTube
    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi Cumartesi, Mayıs 31
    • Gazete Arşivi
    • Makale
    • Röportaj
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    Facebook X (Twitter) Instagram LinkedIn YouTube
    • Avrupa
    • Balkanlar
    • Türkiye
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Teknoloji
    • Aile/Sağlık
    • Spor
    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi
    Reklam 1 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7
    Anasayfa»Makale»Fransa yanlış yolda
    Makale

    Fransa yanlış yolda

    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi7 Ekim 2014
    Paylaş.
    Facebook Twitter WhatsApp Telegram E-mail Copy Link

    Avrupa’nın düşünce yapısını gelecek odaklı olmaya yönlendirecek çalışmalar Bu sürecin en önemli özellikleri,

    📢 Avrupa’nın Sesi Cebinizde!

    Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.

    • WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
    • Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
    👉 WhatsApp Kanalımıza Katıl

    Reklam 1 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7

    Avrupa’da birçok hükümet son seçimlerde önemli kayıplarla karşılaştı. Bu durum ilgili hükümetlerin başarısı veya başarısızlığından çok Avrupa vatandaşlarının bakış açılısıyla ilgili.

    Önümüzdeki dönemde Avrupa’da şu anda iktidarda olan tüm hükümetlerin değişmesi hiç de sürpriz olmamalı.

    Avrupalıların bakış açısı değişmedikçe, bir sonraki hükümetlerin de hızla değişmesi kaçınılmaz olacak.
    Çünkü, Avrupalıların karşılanamaz beklentileri var. Bu beklentilerin karşılanamamasından dolayı kendilerine bakmak ve değiştirmek yerine, sorunu hep başkalarında görme eğilimleri seçim dönemlerinde kim iktidarda ise ona yöneliyor.

    İnsanlar, kurumlar ve toplumlar yaşlandıkça ve zenginleştikçe daha konservatif oluyor ve ilerlemek yerine ellerindekini koruma güdüsü ön plana çıkıyor. Avrupa’nın da zengin olması, demografik olarak yaşlanıyor olması onları korumacılığa yönlendiriyor: Çalışma saatlerinin sınırlandırılmasını korumaya, milli şirketlerini korumaya, göçten korunmaya, sosyal devleti aşırı boyutlarıyla korumaya, global kuruluşlarda tarihi nedenlerle elde edilmiş ancak mevcut dünya dengelerini yansıtmaktan uzak olan hakları korumaya (UN  gibi).

    Oysa, mevcudu korumaya yönelenler beraberliğe oynayan takımlara benzer. Alabilecekleri en iyi sonuç beraberlik olur, muhtemelen de yenilirler. İlerlemeden, gol atmadan kazanmak olmuyor.

    Gelecek ile ilgili hülyası olmayan toplumların gelişmesi de güç olur. Hülyanın, mevcudu korumaya değil, gelişmeye odaklı olması onun heyecan yaratmasını ve gerçekleştirilebilmesini sağlayan önemli unsurlardan biridir.

    Son 40 senedir ortaya koyduğu değerler ile AB birçok ülke için cazibe merkezi oldu. Nedir AB’yi bugünkü başarısına taşıyan değerler?: (i) insana ve insan haklarına saygı, (ii) katılımcı bir demokrasi anlayışı, (iii) fikir özgürlüğü (basın özgürlüğü);
    INSERT INTO `basliklar` VALUES (
    iv) girişim özgürlüğü, liberal ve rekabetçi bir ekonomi anlayışı, (v) kanun ve kurallara saygı ve uyum, (vi) farklılıkların bir arada yaşamasının güç oluşturduğu anlayışı ve (vii) inanç özgürlüğü.

    Bu değerler, bu güne kadar AB’nin hem ekonomik olarak gelişmesine hem de yüzyıllardır savaşlarla yaşamak zorunda kalan bir toplumun barış kültürüne ulaşmasını sağladı. Bir başka ifade ile bu değerler, AB’nin çıkarlarıyla da uyumluydu. Değerlerin gerçek testi çıkarlarla çatıştığı durumlarda onlara ne kadar bağlı kalındığı ile belli olur.

    Bugün yaşlanmakta olan ve göreceli rekabet gücünü kaybetmeye başlayan AB’nin birçok açıdan bu değerlerle çelişkilere düştüğü ve dar görüşlü bir korumacılık anlayışına yönelmekte olduğu gözlemleniyor. Genişlemeyi sınırlama, şirket alım-satımlarına milli çıkarlar savıyla karşı çıkma, bazı özgürlükleri sınırlama gibi adımların sıklaşması bu durumu gözler önüne seriyor.

    Oysa, AB içine kapanık, korumacı bir anlayış yerine dünyayı daha iyiye götürmeye çalışan vizyoner bir yaklaşımı benimserse, hem kendi sorunlarını aşmada, hem de değerleriyle takip edilecek bir örnek oluşturarak dünyanın birlikte gelişme ve barış kültürüne geçmesine liderlik yapabilir.

    AB kendi içinde refah düzeyini ve güç dengelerini korumaya yönelirse, öncelikle geleceğin dünyasındaki önemini ve karşılaştırmalı refah düzeyini kaybedeceğini iyi anlamalı. Dünyanın en başarılı kalecisine sahip futbol takımı bile golcüleri olmaksızın, galip gelemez. Korumaya dönük bir yaklaşım, aslında gerilemenin başlangıcını temsil eder.

    Nitekim, yaşlanan nüfusuna sosyal devlet geleneği içinde yaşam seviyesini korumayı üstlenen bir Avrupa için tehlike çanları çalıyor demektir. Bu konuda geliştirilen senaryolar, AB’nin çalışma saatlerindeki kısıtlamalar, işe alma ve işten çıkarma konusundaki katı politikalar ve çok yüksek sosyal güvence vermenin maliyetleri nedeniyle dünya ekonomisindeki payının düşeceğini gösteriyor.

    AB’nin kültürel çeşitliliğe önem veren politikalarına rağmen, gerek AB ülkeleri arasında nüfus hareketlerinin çok sınırlı olması toplumsal korumacılık güdülerinin bir göstergesi olarak algılanabilir. Benzer şekilde Almanya’nın bilgi teknolojileri konusunda nitelikli yabancıları cezbetme politikasının da yeterince başarılı olmamasının ardında kültürel korumacılık anlayışı yatıyor olabilir mi? AB’nin yaratıcılık alanındaki açığını kapatmasının yollarından birisi de farklı kültürlerden, farklı deneyimlerden gelen kişilerin bir arada yaşamasını sağlamaktan geçiyor. Bir arada yaşamayı, bir birine tahammül eden ve yan yana fakat ayrı yaşamak olarak algılanmamalı. Birlikte yaşamak, birlikte çalışmak, birlikte eğlenmek, bir birinden öğrenerek değişmeye eğilimli olmak, farklılıkların zenginliğinden ve yaratıcı dürtüsünden keyif almak demektir.

    AB’nin yeni teknolojilerin risklerinden kendilerini koruma güdüleri, acaba AB’nin teknolojik ve ekonomik gelişimini etkiler mi? Örneğin, genetik olarak değiştirilen yiyecekleri reddetmek, veya gen bilimini gelecek nesilleri şekillendirmek için kullanmaktan çekinmek anlaşılır bir yaklaşım olmakla birlikte, acaba bu konuda daha liberal olan uzak doğu toplumlarına göre Avrupa’nın geride kalması sonucunu getirir mi?

    AB’nin karar mekanizmalarının yavaşlığı ve sonuç odaklı olmak yerine girdi odaklı olması AB’nin değişen dünya şartlarına uyum kapasitesini nasıl etkileyecek? Ekonomi oyuncularını nasıl etkileyecek? Dünya yatırım kaynakları AB’ye eskisi kadar akacak mı? Hızlı hareket etme kabiliyetinden yoksun olmak, birçok konuda küçük devletlerin veto hakkı olması değişim yeteneği yerine mevcudun korunduğu bir yaklaşım mı hakim kılacak? Bunlar AB’nin geleceği için cevaplanması gereken sorulardan bazıları.

    Oysa, mevcudu korumaya değil de, geleceği şekillendirmeye odaklanan bir AB, hem politikalarında, hem de uygulamalarında önemli reformları gerçekleştirebilir. Üstelik dünyaya örnek olmaya odaklanan bir AB için Türkiye’nin de önemli bir değeri olacaktır. Türkiye gibi derin bir kültür, devlet geleneği ve dünya liderliği deneyimini bağrında bulunduran bir üyenin varlığı AB’nin dünyanın barış içinde birlikte gelişme kültürüne ulaşmasına önemli katkıda bulunabilecektir.

    Ayrıca, Türkiye gibi demografik yapısı AB’yi tamamlayıcı nitelikte olan; girişimciliği ve ekonomik büyüme hızıyla Avrupa’ya ‘viagra’ etkisi yapabilecek bir ekonomiye sahip; AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesine önemli katkıda bulunabilecek; Kafkaslar, Orta-Doğu, Balkanlar ve Türki Cumhuriyetlerle ilgili konularda AB’ye güç katabilecek bir ülkenin AB üyeliği AB’nin daha vizyoner bir yaklaşıma yönelmesine de destek olacaktır.

    Özetle, Türkiye’nin AB üyeliği aslında Avrupa’nın gelecek ile ilgili bir hülyası olup olmamasına bağlıdır. AB içine kapanmak yerine dünyaya örnek olmayı hedeflerse, Türkiye’nin üyeliğine kucak açacaktır. Aksi takdirde, göreceli olarak kaybeden, bundan dolayı mutsuz olan ve demokratik olarak seçilen hükümetleri sürekli olarak değiştirme eğiliminde olan bir Avrupa ile karşı karşıya kalacağız. Bu nedenle, Avrupa’nın düşünce yapısını gelecek odaklı olmaya yönlendirecek çalışmalara öncülük yapmak, Türkiye’nin Avrupa’ya yapabileceği en önemli katkı olur.

    Paylaş. Facebook Twitter WhatsApp Telegram E-mail Copy Link
    Önceki YazıIŞİDE Ölüm
    Sonraki Yazı Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Balkan Üniversitesi’nde Akademisyen ve Öğrencilere hitap etti
    Avrupanın Sesi avatarı
    Avrupanın Sesi
    • Website
    • Facebook
    • X (Twitter)
    • Instagram

    İlginizi Çekebilir

    Zor bir yılı geride bırakırken

    25 Aralık 2022

    Çocuklarınızla Türkçe konuşun

    12 Haziran 2022

    Vatan sağ olsun

    1 Mayıs 2022
    Yorum Yazın Cancel Reply

    Gündemdekiler
    fransa 1

    Fransa’da mescide ırkçı saldırı: Kur’an-ı Kerimler yere atıldı, duvarlara gamalı haçlar çizildi

    Avrupanın Sesi31 Mayıs 2025

    Fransa’nın kuzeydoğusundaki Moselle vilayetinde, Saint-Avold kenti yakınlarında bulunan L’Hopital kasabasındaki eski bir mescit kimliği belirsiz…

    akib avrupa toplanti1

    AKİB Genel Başkanı Hızar: “Eylül’den itibaren 7 ülkede 15 toplantı gerçekleştireceğiz”

    31 Mayıs 2025
    zafer sirakaya3

    Sırakaya: “Solingen’i unutmadık, NSU’yu da unutturmayacağız”

    30 Mayıs 2025
    solingen anma 5

    Solingen ırkçı saldırısının üzerinden 32 yıl geçti

    30 Mayıs 2025
    Reklam 1 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Avrupa'nın Sesi, Avrupa'daki en güncel haberleri tarafsız, hızlı ve güvenilir bir şekilde okuyucularına sunmayı hedefleyen dijital bir haber platformudur. Siyaset, ekonomi, kültür, spor ve daha birçok alanda Avrupa gündemini yakından takip eder, öne çıkan gelişmeleri anında aktarırız.

    Amacımız, Avrupa'da yaşayan herkesin doğru bilgiye kolayca ulaşmasını sağlamak ve farklı bakış açılarıyla zenginleşen bir haber deneyimi sunmaktır.

    E-mail: info@avrupaninsesi.com

    Facebook X (Twitter) YouTube LinkedIn WhatsApp
    Menüler
    • İmpressum
    • Künye Bilgisi
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    • Çerez Politikası
    • Kişisel Verilerin Korunması
    • Reklam Politikası
    • Site Kullanım Koşulları
    Linkler
    Antalya Haber Ankara Boşanma Avukatı Dedicated Server mikroyesilim.com Maç bileti satın al Akor mag-trade.com
    İzinsiz yazı, resim, videolar alınamaz. İçerik ekleyenlerin yazıları kendi sorumluluğundadır.
    © 2013 - 2025 Avrupanın Sesi Tüm Hakları Saklıdır.
    • İletişim
    • Künye Bilgisi
    • Haber Arşivleri
    • Yazarlarımız

    Arama yapmak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.