Almanya'da “Yılın Kadın Doktoru” seçilen Dr. Ebru Yıldız’dan organ bağışı çağrısı: "Bir bağışçı 7 can kurtarabilir"
Almanya'nın önde gelen organ nakli merkezlerinden Essen Üniversite Hastanesi Organ Nakli Merkezi Genel Müdürü Dr. Ebru Yıldız, organ bağışına yönelik çalışmaları nedeniyle German Medical Award Ödülüne layık görüldü.
Almanya’nın tıp dalındaki en prestijli ödüllerinden birini almasını organ bağışı konusundaki farkındalık çalışmalarının görülmesi olarak değerlendiren Dr. Yıldız, "Bu ödülü aldım, ama bu artık dur demek değil, tam tersi ödül aldım, daha hızlı ilerlemem lazım." ifadelerini kullandı.
Dr. Yıldız ödülün kendisine gurur ve mutluluk verdiğini, aynı zamanda bu sayede savunduğu konuları daha geniş kitlelere taşıyabileceği inancının pekiştiğini söyledi.
Organ bağışının, özellikle Türkiye'de bu hafta kutlanan "Organ Bağışı Haftası" ile gündeme gelmesini anlamlı bir tesadüf olarak nitelendiren Yıldız, hem başarı hikayesini hem de organ bağışına dair toplumdaki soru işaretlerini gidermek için bu fırsatı değerlendirmek istediğini vurguladı.
"En büyük korku, 'ölmeden organımı alırlar' endişesi"
İnsanlardaki en büyük korkunun, "organ bağışçısı olduğu için yeterli tedaviyi görememek" veya "ölmeden organlarının alınacağı" endişesi olduğuna dikkati çeken Yıldız, bu korkunun hem Türkiye'de hem de Almanya'da aynı derecede yaygın olduğunu aktardı.
Yıldız, bu korkunun yersiz olduğunu ancak uzmanlar olarak bunu anlatma sorumluluklarının bulunduğunu ifade ederek, şu bilgileri paylaştı:
"Eğer ki mükemmel bir yoğun bakım tıbbı görmediyseniz, organlarınızın fonksiyonu kötü olur, zaten organ bağışçısı olamazsınız. Organ bağışı için beyin ölümünün gerçekleşmesi ve kişinin solunum cihazına bağlı olması gerekir. Hastanede ölen tüm hastaların sadece yüzde 1'inde beyin ölümü gerçekleşiyor. Geçen yıl hastanemde iki kişi organ bağış kartı taşıyordu ve aileleri de onaylıyordu ama beyin ölümü gerçekleşmediği için bağış yapamadık. Eğer beyin ölümü gerçekleşmezse, organ bağışı söz konusu olamaz."
"Organ bağışı kültürü oluşturmak istiyoruz"
