Cemile Giousouf: Çokkültürlülük Almanya'nın Geleceği

2005 yılında federal hükümet sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri Almanya’da uyum politikasının temel taşlarını biz koyduk. Başbakan Angela Merkel, Başbakanlığa bağlı çalışan Federal Göç, Mülteciler ve Uyum Politikaları Devlet Bakanlığını ve Bakanını atayarak ve  uyum siyasetinin haritası diyebileceğimiz Ulusal Uyum Aksiyon Planı’nı hayata geçirerek siyasetin öncülüğünü üstlendi. Aynı dönemde faaliyete geçirilen Ulusal Uyum Zirvesi ve Islam Konferansı gibi yeni yapılar ise göç ve uyum siyasetinin tepeden inme bir süreç değil, diyalog içinde gelişen ve iyileşen siyaset olacağını ortaya koydu. Partimin izlediği bu siyasi çizgi, yani farklı dinlere mensup gruplarla diyaloğu ve onların toplum içersindeki rolünü önemseyen siyasi tavrı benim için herzaman büyük önem taşıdı.

Biz, CDU Birlik olarak uyum siyasetini bağımsız bir konu olarak değil, toplumsal siyasetin her kademesiyle kesişen, ortak noktaları ve hedefleri olan bir siyaset alanı olarak görüyoruz. Bunu sağlık politikalarından bir örnekle somutlaştırayım, Almanya’nın nüfusunun yaş ortalaması son yıllarda giderek yükseliyor; bu da gelecekte yaşlı nüfusun artacağını dolayısıyla sağlık ve sosyal güvenlik alanarında ihtiyaçların artacağına işaret ediyor. Yaş ortalaması yükselen grubun bir bölümünü de Almanya’ya işçi göçü kapsamında gelen insanlarımız oluşturuyor. Onlar da her geçen gün daha fazla sağlık sorunuyla karşı karşıya kalıyor ve ihtiyaçlarına uygun sağlık hizmetlerinden, örneğin kendi dillerinde bilgi alabilmek ve bakım imkanlarından faydalanmak istiyorlar. Yani sağlık ve hasta bakımı alanında yeni siyasi projeler geliştirirken, göçmen kökenli yaşlıları da göz önünde bulundurmak gerektiğinin bilincindeyiz.

Vermek istediğim bir diğer örnek ise Federal Meclis Eğitim Komisyonu’nun üyesi olarak eğitim alanından. Eğitim tüm toplumların geleceğini belirleyen çok önemli bir alan, bu konuda yapılacak hataların da başarıların da toplumun tüm diğer alanlarına yansıması kaçınılmaz. O nedenle de eğitim siyasetinin göçmen kökenli öğrencilerin başarısından ayrı düşünülmesi mümkün değil. Biz de uyum siyasetini şekillendirirken eğitim politikalarında göçmen kökenli öğrencilere yönelik ihtiyaçların belirlenmesine bu sebeple büyük önem veriyoruz. Gerek çocukların ilk yıllarında, henüz anaokul seviyesinde Almanca becerilerinin geliştirilmesi olsun, gerekse okulda açıklarına kapatmalarına imkan tanıyan destek programlarına yatırımlarda bulunuyoruz. Böylelikle çocuklarımızın eğitim hayatları boyunca çok iyi imkanlara kavuşmasına katkıda bulunuyoruz. Eğitimin toplumda saygın bir yer edinmek için büyük önem taşıdığı çağımızda bu alanda yapılan her çalışma büyük önem taşıyor.

Tabii sadece çocuklar ve gençler değil, ileri yaşlarda ülkemize gelen ve toplumsal hayata daha iyi katılım için ihtiyacı bulunanlara yönelik siyasetimiz de var. Örneğin yetişkinlerin Almanca becerilerinin geliştirilmesine önem veriyoruz. Zira onların bu alanda geliştirilmesi iş piyasasına katılımlarına da önemli ölçüde etkiye sahip. Almancaları ne kadar iyi olursa, mesleki alandaki yeteneklerini kullanmaya o kadar önem verebilirler. Bu konuyla ilişkili önemli başarılarımızdan  ise göçmen kökenli insanlarımızın toplumda hak ettikleri konuma ulaşmalarını sağlayan Yabancı Diplomaların Tanınması yasası. Böylelikle geldikleri ülkelerde edindikleri mesleki yetilerini Almanya’da değerlendirme imkanı bulabildiler ve kalifye elemanlar olarak iş piyasasına dahil olabildiler.

Son 9 yılda yaptığımız bu yatırımların olumlu etkilerini de her geçen sene daha fazla görüyoruz. Örneğin bugün (29.10) açıklanan yabancıların durumu raporunda gelişimi görüyoruz. Koalisyon sözleşmemizde de kültürel çeşitliliğin ülkemiz adına önemini birçok kez vurguladık. Ben de parti meclis grubumun uyum politikaları sorumlusu olarak katıldığım tüm toplantılarda ve etkinliklerde buna vurgu yapıyor çalışmalarımı bu yönde sürdürüyorum. Bu sene vatandaşlık yasasında yapılan değişiklik ile Almanya’da doğan göçmen çocuklarına tanınan çifte vatandaşlık hakkı da kültürel çeşitliliğe verilen önemin bir göstergesi olarak görülmelidir.

Geçtiğimiz Parti Genel Merkezimiz tarihi bir güne tanıklık etti. Genel Sekreter Peter Tauber’in öncülük ettiği ve Başbakan ile İçişleri Bakanı’nın da konuşma yaptığı bu toplantıda 500e yakın davetli, ki bunların büyük bölümünü göçmenler oluşturuyordu, Almanya’nın geleceğini tartıştı. Merkel alkış alan ve büyük beğeni kazanan konuşmasında göçmenleri ve göçmen kökenli insanları toplumda sorumluluk üstlenmeye çağırırken, önyargıları yıkmak için herkesi daha fazla diyaloğa davet etti. Merkel ayrıca toplumun giderek çeşitlenen kültürel yapısını önemli bir kazanım olarak gördüğünü belirtip, Islam’ın da Almanya’ya ait olduğunu ifade ederek tarihi bir güne imza attı. İçişleri bakanı ise toplumun hoşgeldin ve tanınma kültüründen ‘kendini evinde hgissetme’ kültürüne hareket etmesi hedefini koyarak partimizin göç ve uyum siyasetini ne kadar ciddiye aldığını bir kez daha ifade etmiş oldu.
Peter Tauber’in bu etkinlikte sinyalini verdiği göçmenlerin bize gelmesini beklemeden biz onlara gidelim, mesajı da aynı hafta içersinde benim de katıldığım bir tur ile hayata geçirildi adeta. Farklı göçmen derneklerini ziyaret ederek, onların faaliyetleri hakkında bilgilendirildiğimiz bu programda göçmenlerin sorun ve sorularıyla da doğrudan ilgilenme imkanı bulduk.

Kapanış olarak özetlemek gerekirse, Birlik Partileri olarak uyum siyasetini Meclis sıralarında toplumdan uzak şekilde değil, göçmen toplumuyla içiçe diyalog halinde geliştirmeye ve iyileştirmeye kendimizi adadık. Geleceğe dönük uyum ve göç politikamızı bundan sonra da başarıyla sürdürebilmemizin en önemli şartı ise göçmenlerin de buna gösterecekleri ilgi ve bizimle birlikte çalışma özverisi olacak şüphesiz. İşte bu nedenle yazımı şöyle bitirmek istiyorum, sizinle birlikte daha güçlüyüz ve daha iyi bir Almanya’yı birlikte inşa edebiliriz.

Mehmet Hasan
Önceki Mehmet Hasan
Türkoğlu Grubu: Avrupa'nın inşaat, sigorta ve taşımacılık sektöründe öncü ismi
Sonraki Türkoğlu Grubu: Avrupa'nın inşaat, sigorta ve taşımacılık sektöründe öncü ismi