Close Menu
Avrupanın SesiAvrupanın Sesi
    Gündemdekiler
    ozvatan 1 1

    SV Özvatan Derneği’nde güven tazelendi: AKİB üyesi Karazehir yeniden başkan seçildi

    2 Haziran 2025
    ytb kisa film festivali 5

    YTB destekli Kısa Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu

    1 Haziran 2025
    DenHaag festival 1

    Zuiderpark’ta kültür rüzgarı: Turquoise Türk Günü Festivali renkli görüntülere sahne oldu

    1 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram LinkedIn YouTube
    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi Salı, Haziran 3
    • Gazete Arşivi
    • Makale
    • Röportaj
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    Facebook X (Twitter) Instagram LinkedIn YouTube
    • Avrupa
    • Balkanlar
    • Türkiye
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Teknoloji
    • Aile/Sağlık
    • Spor
    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi
    Reklam 1 Reklam 7 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7
    Anasayfa»Makale»Azınlığın hali, buna sebep faktörler ve aktörler
    Makale

    Azınlığın hali, buna sebep faktörler ve aktörler

    Avrupanın SesiAvrupanın Sesi2 Şubat 2019
    Paylaş.
    Facebook Twitter WhatsApp Telegram E-mail Copy Link

    Azınlığın hali, buna sebep faktörler ve aktörler

    📢 Avrupa’nın Sesi Cebinizde!

    Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.

    • WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
    • Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
    👉 WhatsApp Kanalımıza Katıl

    Reklam 1 Reklam 7 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7

    Yıl 1988, Rodos adasında ikamet ediyorum, yaş 17. Mekanlar güzel, hayat güzel, hiçbir şeyi tam olarak algılamak için zaman bile harcamak istemiyorsun, sadece hayatın tadını çıkarmaya çalışıyorsun…

    Rodos’lu Türklerden bir arkadaş bir Yunan kızıyla evleniyor. Belediyede gerçekleşen düğüne biz de davetliyiz… O zamanlar tabii arkadaşı kıskanıyoruz, ne güzel bir kız aldı diye. Farkında bile değiliz aslında olup bitenlerin, bu gibi olayların bizlere ileride nasıl yansıyabileceğini dahi fark edemiyoruz. Doğacak olan çocukların soy ismi Türkçe olacak diye seviniyoruz. Bunu bizim arkadaşın erkekliğine veriyoruz, kıza söz geçirmesine veriyoruz. İlk çocuk erkek, soy ismi Türkçe kendi ismi Nikos. Meğerse anlaşma daha baştan olmuş, sadece bizim haberimiz yok. O zamanlar Rodos’ta Türkçe ders veren okullar hala var, ama çocuklar azalmış, nasıl olsa tek tük de olsa evde daha Türkçe konuşuluyor, çocuklar oradan öğrenir bir şekilde.

    İnsanların aralarında Yunanca konuşması, baştan acayibimize gitse de, alışıyoruz. İnsanoğlu meğerse her şeye alışıyormuş, topluma ayak uydurmak buymuş demek ki. Şimdi o zamanlarda bizde bunlar olmuyor ya, nereden bilelim bunun zararını hepimizin bir şekilde çekeceğini. O yıllarda burada azınlık gençleri merkezdeki kafelere bile gidemiyorken Rodos’ta bunların yaşanması o dönemler bizim için bulunmaz Hint kumaşı gibi bir şey sizin anlayacağınız.

    Bayram namazları haricinde camideki insan sayısı ya dört ya beş. Bayramlarda ise kadınlar bile namazda. Hatta nikah törenleri bile eski bir caminin içinde yapılıyor. İçerisi hiç bozulmamış, ama  ekstradan bir pist yapılmış, içeride herkes düğüne gelmiş gibi cici elbiseleri ile, tabii cici elbiseler o zamanlar mini etekler oluyor. Her şey bir acayip bizler için. Neyse, lafı fazla uzatmadan devam edelim… Nikah biter bitmez müzik başlıyor, eski caminin içerisinde millet oynamaya başlıyor. O çimentonun neden atıldığını o zaman daha iyi anlıyoruz.

    Garip, ama gerçek, daha fazla faktöre gerek yok sanırım. Dahası da varda onları es geçiyorum.

    Yıllar geldi geçti, tam otuz sene… O dönemde yaşadıklarımız yavaş yavaş burada yaşanmaya başlamış: İlk aktörler de her defasında olduğu gibi yine önde gelenlerimiz.

    Okullar kapanıyor, neden kapanıyor diye düşünüyoruz. Çocuklar ecnebilerle evleniyor. Sadece ‘’ deme yahu’’ ile yetiniyoruz. Doğan çocuklara yabancı isimler takılıyor, “ama göbek ismi Türkçe, ben ona bu isimle hitap ediyorum’’ diyoruz. Devlet okulları bizimkilerle doldu taştı, ‘’evde, köyde, mahallede Türkçe konuşuyoruz zaten’’ diyoruz. Çocuklar yurtdışında kalıp asimile oluyorlar ‘’Ne yapalım’’ diyoruz. Ama hiç birimiz bunların neden başımıza geldiğini sesli olarak düşünemiyoruz. Geriye dönsem bak neler değiştirirdim ben hayatımda, deme lüksümüz olmadığından, yaptığımız yanlışları kabullenmek ve yeniden yapılmaması için yeni nesillere anlatmak zorundayız. Olay ben çektim ben kazık yedim, herkes yesin herkes çeksin olmamalı.

    Faktörler ve aktörler belli iken ısrar etmenin faydası nedir ki! Ömür boyu saklayabileceğin neyi olabilir ki insanoğlunun!

    Bakın 30 sene öncesi orada yaşananlarla şimdi burada yaşananlar neredeyse aynı seviyeye gelmiş durumda. Peki, o zaman neden bunlardan örnek alınmıyor? Şimdi oradaki bu insanların halini merak ediyorsunuzdur, sorun hep birlikte öğrenelim. Bakalım kendi kızını kurtarmak için farklı yerlerden damat adayı arayanlar hala var mı. Bakalım vakıf malları ne durumda, ilişkiler ne durumda?

    Sorun bakalım kimliklerini ve dinlerini korumaya çalışan insanlar ne kadar kaldı koskoca adada, hem Rodos’ta, hem de İstanköyde? Orada da Konsolosluk var. Sorun bakalım 29 Ekim Resepsiyonuna kaç kişi katılıyor? Sorun bakalım evlerde Türkçe ne kadar sıklıkla kullanılıyor?  Sorun bakalım her sene bu adalardan hacılığa kaç kişi gidiyor ve halihazırda kaç tane camileri çalışıyor? Son günlerde satılığa çıkarılan vakıf malları için oradaki idare heyeti parasız kaldıklarından dolayı sattıklarını söylüyor. Araştırın bakalım bu hale nasıl gelmişler ve başlarındaki kimlerin adamı?

    Bunlardan örnek alınamadığı sürece gelecekteki halimizi görmek mümkün olmayacak sanki…

    Bence olay otuz, hatta elli yıldır devlet tarafından yapılan taktikler ve denemelerden dolayı bu durumdayız. Tabii bir de kendi aptallığımızdan, birbirimizi çekememekten ve kabullenememekten.

    Devlet tarafından öngörülen strateji, resmi azınlık statüsünde olmayan adalardakilere serbestlik verilecek, buradakilere ise baskı uygulanacak. Nitekim serbestlik verilenler daha hızlı bir şekilde asimile olurken, baskı altında olanlar tek yumruk halinde daha fazla birlik olmuşlar.1995 yılından sonra değişmeye başlayan politikayla biraz geç de kalınsa adalardaki politika burada uygulanmaya başlamış. Bunları çoğumuz hatırlarız tabii ki. Köylerimize gelen kumar makinaları ve ecnebi kadınlarla dolu barlar. Ne kadar da sevinmişti bazıları. Artık parasını istediği gibi istediği şekilde harcayabilecekti azınlık fertleri, ev yapabilecek  doyasıya gezebilecekti. Fakat hiç kimse bu serbestliğin (tabii parentez içindeki serbestliğin), nasıl kullanacağını anlatmamış veya göstermemişti bizlere. Hatayı yine büyükler yapmıştı yani, tabii yerlerse.

    Arkadaş, her konuda, her yanlışta sorumlu aramaktan bir vazgeçebilsek, ah bir vazgeçebilsek, biraz da ötekilerden gördüklerimize bir güvenebilsek neler değişecek burada neler. Ama, aması var işte. Bunu beceremeyeceksek alın okullarınız da sizin olsun, alın damatlarınız da gelinleriniz de sizin olsun. Bu topluma sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket edenlerin de Allah belalarını versin. Son diyeceğimiz de bu.

    Siz hala düşünüyor musunuz? Hala neyi düşünüyorsunuz? Haftaya kadar bir düşünün o zaman.

    Paylaş. Facebook Twitter WhatsApp Telegram E-mail Copy Link
    Önceki YazıBelçika’da silahlı saldırı
    Sonraki Yazı YTB Türkiye Bursları ve Türkiye Eğitimini Gümülci’nede tanıttı
    Avrupanın Sesi avatarı
    Avrupanın Sesi
    • Website
    • Facebook
    • X (Twitter)
    • Instagram

    İlginizi Çekebilir

    Zor bir yılı geride bırakırken

    25 Aralık 2022

    Çocuklarınızla Türkçe konuşun

    12 Haziran 2022

    Vatan sağ olsun

    1 Mayıs 2022
    Yorum Yazın Cancel Reply

    Gündemdekiler
    ozvatan 1 1

    SV Özvatan Derneği’nde güven tazelendi: AKİB üyesi Karazehir yeniden başkan seçildi

    Avrupanın Sesi2 Haziran 2025

    Merkezi Almanya’nın Stuttgart kentinde bulunan ve yaklaşık 27 yıl önce Kayseri’nin Özvatan ilçesinden gelen gurbetçiler…

    ytb kisa film festivali 5

    YTB destekli Kısa Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu

    1 Haziran 2025
    DenHaag festival 1

    Zuiderpark’ta kültür rüzgarı: Turquoise Türk Günü Festivali renkli görüntülere sahne oldu

    1 Haziran 2025
    fransa 1

    Fransa’da mescide ırkçı saldırı: Kur’an-ı Kerimler yere atıldı, duvarlara gamalı haçlar çizildi

    31 Mayıs 2025
    Reklam 1 Reklam 7 Reklam 2 Reklam 3 Reklam 4 Reklam 5 Reklam 7
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Avrupa'nın Sesi, Avrupa'daki en güncel haberleri tarafsız, hızlı ve güvenilir bir şekilde okuyucularına sunmayı hedefleyen dijital bir haber platformudur. Siyaset, ekonomi, kültür, spor ve daha birçok alanda Avrupa gündemini yakından takip eder, öne çıkan gelişmeleri anında aktarırız.

    Amacımız, Avrupa'da yaşayan herkesin doğru bilgiye kolayca ulaşmasını sağlamak ve farklı bakış açılarıyla zenginleşen bir haber deneyimi sunmaktır.

    E-mail: info@avrupaninsesi.com

    Facebook X (Twitter) YouTube LinkedIn WhatsApp
    Menüler
    • İmpressum
    • Künye Bilgisi
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    • Çerez Politikası
    • Kişisel Verilerin Korunması
    • Reklam Politikası
    • Site Kullanım Koşulları
    Linkler
    Antalya Haber Ankara Boşanma Avukatı Dedicated Server mikroyesilim.com Maç bileti satın al Akor mag-trade.com
    İzinsiz yazı, resim, videolar alınamaz. İçerik ekleyenlerin yazıları kendi sorumluluğundadır.
    © 2013 - 2025 Avrupanın Sesi Tüm Hakları Saklıdır.
    • İletişim
    • Künye Bilgisi
    • Haber Arşivleri
    • Yazarlarımız

    Arama yapmak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.